Dil bir mucize, yazı en büyük icat. Tarihi başlatan, medeniyetler inşa eden yazı bugün hâlâ hayatımızın merkezinde. Bilim ve teknolojideki tüm gelişmelere rağmen insanlar arasında en önemli iletişim aracı olma özelliğini koruyor.
Yazı, düşünce, bilgi ve duyguları kaydetmenin en basit yöntemi olarak tanımlanır ve kökeni mağara duvarlarına çizilen resimlere dayanır. Zamanla nasıl evrilip modern alfabelere dönüştüğü herkesin malumu. Yazı kadar yazıların yazıldığı zeminler ve yazma araçları da zamanla büyük değişimler geçirdi. Parşömenler yerini kâğıtlara, ekranlara; keskiler kaleme ve klavyelere bıraksa da işin özü değişmedi: Yazı dilin resmedilmesidir.
Bilimsel yayınlar yapmak, edebî eserler vermek, gazetecilik faaliyetleri ilk akla gelen yazma eylemleri sanırım. Ama biz bunlar üzerinde durmayacağız. Ne yerimiz ne de tarzımız elverir buna. Önceki haftalarda değindiğimiz dil becerilerinin son halkası olarak yaklaşacağız konuya. Dinleme, konuşma ve okuma becerilerinin tamamlayıcısı bir yetkinlik alanı olarak…
Kâğıt kalemle temasımız azalmış olsa da günlük hayatta yazıyla irtibatımız azalmadı. Artık sadece insanlarla, kurumlarla değil akıllı cihazlarla, yapay zekâ botlarıyla da yazarak anlaşıyoruz.
Cep telefonumuza hükmederken, anlık mesajlaşma uygulamalarıyla haberleşirken,
çevrimiçi ticaret sitelerinde alırken, satarken…
sosyal medyada paylaşım ve yorum yaparken,
sözlükler, bloglarda…
aslında o kadar çok yerde yazıyoruz ki…
Yazıyoruz ama yazarak etkili ve verimli bir şekilde iletişim kurabildiğimizi söyleyebilir miyiz? Meramımızı kusursuz bir şekilde aktarabiliyor muyuz? Maalesef hayır değil mi? Eğer işiniz gereği gün içinde çok sayıda metin okumak zorunda kalıyorsanız cevabınız “Kesinlikle hayır.” olacaktır. Açık ve anlaşılır bir şekilde ifade edilmiş, dört başı mamur metinlere hemen hiç rastlamıyoruz.
Oysa yazarak konuştuğumuzdan daha iyi anlaşabilmeliyiz değil mi? Sözlü iletişimde konuşan kimsenin dili sürçebilir, cümleleri düşük olabilir. Bunlar hoş görülebilir. Ancak yazılı iletişimde yazım yanlışları, hatalı ifadeler, anlatım bozuklukları hiç de iyi karşılanmaz. Kötü yazılmış metin, yazarın işlerini zora sokar. İş başvurularında kullanılan özgeçmişleri, personel alımı için yazılan metinleri, araba satış ilanlarını düşünün.
İnsan kaynakları müdürü olsaydınız, yüzlerce başvuru arasından yüz yüze görüşmeye çağıracağınız adayları belirlemek için masanızda yığılmış CV’leri nasıl elerdiniz?
İş arayanlar, bir firmanın ciddiyeti, güvenilirliği hakkında ilk izlenimi “eleman aranıyor” ilanından edinmez mi?
Ya da araba almak istiyorsunuz. Arabanın fotoğraflarını dikkatle inceledikten sonra ilan metnini nasıl dikkatle okuduğunuzu hatırlayın lütfen.
Özetlemek gerekirse, en etkili ve verimli iletişim aracı olan yazı, toplumsal ilişkilerimizin odağında. Yazılı veya sözlü, iletişimde dilimizi doğru kullanmak hepimizin ortak sorumluluğu.