Bizler yaşayış olarak sosyal varlıklarız. Toplumun her durumunda varolan, birçok milletin bir arada bulunduğu sosyokültürel bir toplumun parçasıyız.
Her çeşit insanla karşılaştığımız gibi her çeşit ruh hali ve ona eş olarak çok çeşitli davranışlar ile muhatap olmak zorundayız!
İnsan sabrının ne kadar kaldırabilir olduğu ve kişiye göre değişkenlik gösterecek bu durumu;
sağlıklı bir ruh ile ne kadar idare edebiliriz tartışılır?
İnsanlar ile hep anlaşma yolunda olmak ve olduğu gibi kabul etmek, hep alttan almaya çalışmak bir müddet sonra insanı yoran bir unsur haline gelecektir.
Kişi, aykırı olan davranışındaki olumsuzluğu fark edip düzelmeye çalışma gibi bir eğilim göstermediği müddetçe, onda birşeyleri düzeltme gibi bir hataya düşmeniz, daha fazla yanılgı içinde olmanızı sağlayacaktır.
Kabul etmeyen kişiye bunu anlatmak; yapılacak en büyük hatalardan biri olsa gerek değil mi?
Kendini kapatmış, mükemmel ve herşeyi bildiğini sanan narsist kişiliğe sahip birine sadece yüreğinizi yorarsınız.
Mesela ben!İlişkilerimde ahbap olabileceğim kişileri seçerken şu kriterlere önem veririm.
Önceliğim; karşımdakinin beni ne kadar dinliyor olmasına bakarım.
Sözlerimi ne kadar önemsiyor, ben konuşur iken sözümü kesiyor mu?
Bir şey soruyor fakat cevap almadan konuşmaya başlıyor mu? Konuştuğu zaman sadece kendisi ile ilgili konuşup, sizin istek ya da rahatsızlıklarınızı gözetiyor mu?
Kendi ile ilgili olmayan konularda bile alınganlık yaparak kendini kapatıyor ya da tam tersi olur olmaz herşeye hiddetlenip tepkiler veriyor mu?
Ne kadar nezaketli?
Başkaları için neler diyor?
Bakın bunlar ilk olarak ikili ilişkilerde temeli sağlam atan en önemli unsur bana göre...
Anlaşabilmenin en temel gerekliliği olarak görüyorum.
Karşılıklı anlayış, haklara saygı..
Sonrasında ise güven!
Güven çatısı altında birçok şeyi paylaştığınız da elbette tedirgin olmayacaksınızdır! İçinizde ufacık bir "acaba" kuşkusu var ise iç sesinize kulak verin ve o ilişkiden uzak durun derim.
-"Canım iyi biri ama onun da şu huyu var işte!"
diye başlayan bir cümlede dostluktan, arkadaşlıktan bahsetmek pek mümkün olmayacaktır.
Diyelim
bir arkadaşınız var, sizinle alış verişi iyi, sır verirsiniz tutar, yola gidersiniz sıkıntı çıkarmaz, herşeyi paylaşırsınız problem olmaz,
Lakin;
Herşeye alınır, herşeye gücenir, gereksiz şeylere küser, sizi sürekli azarlar, tersler ve memnuniyetsizdir!
"Ama sadece böyle bir huyu var canım!"
Ee ne kadar idare edilebilir bu durum?
Buna insan sabrı ne kadar dayanabilir?
Biri ile ne kadar samimi olur iseniz olun size saygısızlık yapma hakkına sahip degil. Kesinlikle bu hususta sınırlarınızı çizmek zorunda olduğunuzu bilin. Çünkü iyi niyet sonrasında sürekli suistimalleri doğurur.
Gereksiz devam eden gerginlikler ile sağlıklı bir ilişki devam etmez.
Şunu asla unutmayın!
Yanında rahat ve gerilmediğiniz insanlar ile anlaşma yoluna gitmek her zaman mümkündür.
Hayatta sizi yeterince yoran unsurlar var iken daha fazla yorulmanızı sağlayan maddeleri hayatınızda tutmamanız gerektiği inancındayım.
Karmaşa dolu şu hayatta;
size iyi gelen insanları yaşamınıza dahil etmeniz daha güzel ve daha verimli bir hayat yaşamanıza sebep olacaktır.
Enerjinizi harcamanız gereken işiniz, aileniz, geleceğiniz var iken enerjinizi sömüren gereksiz unsurlara neden yer veresiniz?
Şahsen ben;
Hayatımda insanların bana ne kattığına bakıyorum.
İlimde fende, tasavvuf da, hayat felsefesinde ne öğretiyor bana? Sanatta, kültürde, inançta bana neler katıyor? Ne kadar dost , ne kadar yaren yolumda...
Benim onun hayatında ki işleyişime ne kadar razı...
Ne kadar iyi geliyor bana...?
Argo bir tabir ile benim lak lak yapacak zamanım yok dostlar, günü geçiren insanlarla hiç işim yok. Absürtlüklere tahammül edecek yüreğim de yok!
Ben bencil bir yaklaşım içinde olmadığım gibi bencil bir yaklaşıma da müsamam yok.
Hayat düsturum budur.
Tevazu gösteremem.
Üslup, tavır; bireysel ve toplum ilişkilerinde en temel kuraldır!
Benim de en önem verdiklerimin başında gelir.
Yukarıda kısmen anlatmak istediğim durum tam bu.
Öncelikle dinlemek, anlamaya çalışmak, usulünce söz söylemek erdemli bir insanın yapı taşlarından biridir.
Bakın insanlara!
Anlamaya çalışmayana anlatmayı bırakın, sürekli konuşanı dinlemekten vazgeçin, kendini sürekli anlatanın sandığı gibi olmadığını;
ona ayna tutarak; aslında ne olduğunu görmesini sağlayın.
Görmeyene, anlamayana, hayatınızı yontanlara kapıyı gösterin.!
Size katkısı olmadığı gibi hayatınızdan, sizden çalanlara verin yol gitsin!
Hayatınızda hafiflemenin verdiği rahatlık ile gidişlerini arkadan büyük bir keyifle seyredin.
Her daim güzel olanı seçin,
İyi olana odaklanın, iyi olanı kılavuz alın.
Tüm olumsuzlara rağmen bozulmadan iyi karakterli kalabilmenin inceliklerini insanlığa gösterin, özünüz sözünüz ile dürüst olabilmenin inceliklerini herkese öğretin.
Bilenle tartışın, bilmeyenle tartışın ama sığ düşünceli, yanlışı savunacak cahil ile asla tartışmaya girmeyin.
Yanılırsınız, kaybedersin, tepe taklak olmuş ruhunuz ile hala; neden nasıl ilişkisi içinde çözüm üretmeye çalışır, akıl sağlığınızdan olursunuz!
Ahlaklı insan, ahlaklı toplum bilinci ile karakterize olmuş, insanlık adına erdemini muhafaza eden ve hayata katkı sağlayacak bireylerin varlığına her zaman ihtiyaç duyacağız!
Çivisi çıkmış bu dünyada, aman aklınıza mukayet olunuz efendim.
Kendini bilen herkese ihtiyacımız var!
Sağlıcakla kalın...