“Ümitsizlik imansızlığa götürür. Kendine güvensizlik, kuvvete teslim eder. İradenin gevşemesi kaderci yapar” diyor Nurettin Topçu. Ve muvaffakiyetsizliğin nesilleri sürüklediği en büyük uçurumlardan birinin “Taklitçilik” olduğunu tespit ediyor.
Taklitçilik zihinsel bir hastalıktır. Aşağılık kompleksine düşmüş insanın tavrıdır. Özentidir. İşin kolayına kaçmak, kendini körlemektir. Kişiliksizliktir. Zavallılığın uç noktasıdır.
Taklitçilik, sorgulama, araştırma, tefekkür ile aynı bünyede ikamet edemez. Taklitçi, kendine saygı duymaz. İnsan olmanın farkına dahi varamaz.
Taklitçilik, kimi zaman hırsızlıktır: değerli eşyaların/mücevherlerin taklidi yapılır..
Sahtekarlıktır: İmza taklidi ile ortaya çıkar..
Kul hakkıdır, haksız rekabettir: Markanın taklidi, teknolojinin aşırılması..
Özün kaybedilip, kendinden kopuştur: Başka bir kavmin mukallidi olmak..
Taklitçilik, başkasının artıklarını evdeş kılmaktır. Teninde başka bir erkeğin teri ve şehvetinin eseri olan fahişe ile cima yapma iğrençliğidir.
Taklitçilik, insanın başkasına yakışanı giymesidir.
Dinde, ticarette, eğitimde, eğlence ve sanatta taklitçilik, maksadı anlamaktan çok, makinalaşmak demektir. Ruhtan ve şuurdan uzaklaştırır.
Taklitçi, hangi iş başarılı olursa kokusunu alır ve piç eder.
Din tüccarları, milli ve dini duyguların lafebesi politikacılar, “devin sırtına tırmanırken”(1) hipnoz eder yığınlar, felaketlerine doğru sujelerine talimatını verir:
-“Uygun adım marş marş”..
Çıraklık, kalfalık gibi dönemlerde yetişirken, her insan taklit eder. Ama olgunluğa ulaşınca taklitçiliğe devam ediyorsa, yetersizliğinin tezahürüdür.
“Her mücahit o tekkede silah kuşanır. bir zindan değil , bir liman."(2)
(1)-Cemil Meriç
(2)-Cemil Meriç