Marks Weber ”Tüm rasyonellikleri bünyesinde bulunan kapitalizmin, zemin hazırlayıcıları olarak “serbest Pazar” “rasyonel teknoloji” “rasyonel hukuk” “otonom şehirler” ve bunların ortaya çıkardığı “burjuva sınıfı”nı görür. Ona göre kapitalizmin zemin hazırlayıcısı olan söz konusu olgular İslam toplumlarında yer edinememiştir. Bunlar bütünüyle Batı toplumlarına aittir ve İslam toplumları bunun dışında kalmıştır” der.
Kimi zaman bazı din adamlarımızdan “ne zaman ki dine sarıldık, dünyaya hükümran olduk; Ne zaman ki dinden uzaklaştık gerilemeye başladık” ifadelerini duyarız. Kimi zaman da gençlerimizden “madem İslam en mükemmel dindir, neden Müslümanlar bu kadar geri” sorusuna muhatap oluruz. Biraz mürekkep yalayanlarımız ise bazı batılı sosyolog ve filozofların “İslam'ın feodaliteyi beslediği ve gelişmenin önünde engel olduğu” ibareleri ile karşılaşır.
Bugün yeryüzünde Müslümanların yaşadığı coğrafyalar kan ve göz yaşının aktığı topraklardır. Bilim ve teknoloji açısından gerçekten Müslümanların büyük bir kısmı geri durumdadır. Müslümanların siyasi birlikleri, ekonomik iş birlikleri, Batı dünyasına göre hayli zayıftır. Her biri terör, iç savaş, ekonomik krizlerle boğuşmaktadır.
Bunun nedeni din midir? İslam mıdır?
1 -Herhangi bir dine mensup olmak ya da olmamak doğrudan doğruya ilerleme veya gerileme sebebi olamaz. Dindarlık, gelişmiş ve ileri olmayı zorunlu kılmaz. Hz Peygamber döneminde Mekke müşriklerine Yüce Rabbimiz şöyle hitap ediyordu: “Yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonu ne olmuş görmezler mi? Onlar kendilerinden çok daha Kudretliydiler, toprağı iyice işlemişlerdi, yeryüzünde bunların imar ettiklerinden daha fazla imar etmişlerdi” (Rum Suresi) Yani o günkü müşriklerden sosyal, ekonomik ve bilim de daha ileri olan kavimlerin, peygamberleri inkar etmeleri sebebiyle helak olduklarını ifade ediyor ayeti kerime. Bir Dine bağlı olmak veya olmamak ilerleme ve gelişmenin sebebi değildir.
2 -Maddi başarı ve ilerlemenin değişmez kuralları vardır. Bu kurallar ve şartlara uyanlar gelişirler ve ilerlerler. Ayeti kerimede “İnsan ancak çabasının sonucunu alır” der. Müslümanlar tarihin belli dönemlerinde kurallara uyarak çalışmışlar, gayret etmişler, sosyal, ekonomik, bilim ve teknikte ileri gitmişlerdir. Belki din bu konuda inananı motive eder ancak ne kadar Dindar olursa olsun çalışmayan, ilerlemenin araç ve gereçlerini kullanmayan, bu zihniyete sahip olmayan bir toplumda bu sonuçlar görülemez.
3 -Din doğru anlaşılamayınca dünyevi başarılar için ayak bağı olabilir. İslam dini doğru ve sahih kaynaklardan öğrenildiği zaman dünyevi başarılar konusunda itici bir kuvvet olur. Burada özellikle teslimiyetçi, aklı ötekileştiren din anlayışlarını, hurafe ve bidatlara bulaşmış dini yaşantıları özellikle vurgulamak isterim. Bunlar Müslümanların çağdan ve gündemden kopuşunu sağlar. Ve yine özellikle aklı ön plana çıkaran ve dengeli bir din anlayışına sahip olan Maturudilik, Hanefilik ve Yesevilik zihniyetini Müslümanların kurtuluşu için zorunlu olduğunu tekrar vurgulamak isterim.