Ülke futbolunda gerginliğin zirve yaptığı bir dönemde Kayserispor’un önlenemez düşüşü şehirdeki tansiyonu üst seviyeye getirdi.
Hareketli ve hararetli olduğu kadar bereketsiz bir futbol baharını yaşıyoruz.
Matematiğin karşılığının olmadığı, atılan taşların yerini bulmadığı, iyinin değil kötünün prim yaptığı flu bir süreçteyiz maalesef…
***
Bugünlerde herkes konuşuyor…
Üzerine vazife olan da konuşuyor, kendini fasulye gibi nimetten sayan da.
Kimi yumruk sıkıyor, kimi dişini..
Kimi birilerinin boğazını sıkıyor, kimi malzemeye turp sıkıp caka satıyor.
***
Görüntü, gürültü, bilgi kirliliğinin, algı mekanizmasının üst seviyede olduğu bir dönemde üzülerek söylüyorum aklıselim düşünen kimse yok… Bitime 5 hafta var tehlikeli bölgenin bir tık ötesinde, kendi göbeğini kendisi kesecek durumda olmasına rağmen akıbetinin ne olacağı belli olmayan bir hali var Kayserispor’un…
Ligin ilk yarısında Avrupa Türküsü söyleyen, bugün ise karalar bağlayan bir hali var Kayserispor’un…
***
Dünü bugün sorgulayacak halimiz yok ancak kızılca kıyameti koparmaya da gerek yok. Evet tehlike çanları çalıyor, evet tek ayağımız çukurda lakin bugün o gün değil…
Uçurumun eşiğinde, tek uyağı çukurda olan bir takımı itmek değil geriye çekmek, yanında olduğunu hissettirmektir doğru olan…
Birilerinin ne istediğinden öte, şehrin takımına sahip çıkmasıdır aslolan…
Dediğim gibi dün sormadığınızı, kulak tıkadığınızı, göz yumduğunuzu bugün sorgulama hakkınız yoktur.
***
Bir hafta önce Adanademir beraberliği, ardından hafta sonu kaybedilen Trabzonspor maçı…
Tribünlerin anlamsız bir şekilde dostluk köprüsü kurduğu,” kardeşlik türküsü” bestelediği Trabzonspor yenilgisi bardağı taşırdı… Taşmakta olan bardak falan yoktu ortada, bırakın taşmayı bardak zaten geçmişten bu yana yerlerdeydi.
Bizim tarihten örnekler verip, dostluk köprüsü diye bir köprünün olmadığını söylediğimiz de bizi topa tutanların bugün Trabzonspor’u yaylım ateşine tutmalarına da şaşırmıyorum. Adanademirsporla kurulan köprünün ise asla ve asla Kayserispor’u bağlamadığını, kişisel dostlukların kurumları ilgilendirmediğini hep söylüyor, bugün de yineliyorum…
***
Başkan Ali Çamlı’ya alt tribünden yapılan sözlü saldırının yanlışlığı kadar, tribünlerin son 10 dakikada takımına gösterdiği tepkiyi haklı buluyorum.
***
Ancaaakkk..!
Maçtan sonra “KELLE İSTİYORUZ” açıklamasını asla ve asla kabul etmiyorum.
Başkanı, hocayı, sportif direktörü istifaya davet etmek bu işin içerisinde vardır, bunu söylemek, dillendirmek, yazılı olarak açıklama yapmak en doğal haktır ama “Üslup” kabadır, sporun hiçbir yerin de kabul görecek bir tarz değildir… Kaldı ki Murat Duman dediğin adamı bugün görevden alsanız ne olur almasanız ne olur?
Murat Duman’ın görevden alınıp alınmadığını tartışmak yerine böylesi adamlara o payeyi verenleri sorgulamak gerekir, onun da zamanı bugün değil.
***
Ara transfer döneminde alınan futbolcuların doğru mu yanlış mı tercih olduklarının da sorgulanacağı gün bugün değildir.
Geçmişte hasbelkader kısa bir dönem bu takımın formasını giyen adamı, sportif direktörlük kariyerinde izi olmayan adamı rüyasında dahi göremeyeceği bir görevle bu kulübe getirenlere sormadıklarınızı bugün tartışmaya açmanızı doğru bulmuyorum. Çünkü bu adam benim nazarımda geldiği günden bu yana yok hükmündedir.
***
Arada ya da geçmiş dönemde yapılan transferlerin nasıl yapıldığını, hangi menajerlerle bağlantı kurulduğunu, kimlerin ne şartlarda geldiğini ve gittiklerini herkes çok iyi biliyor.
Parmağa değil, parmağın gösterdiği yere bakmak gerek.
Dumana değil, dumanı çıkartan yangına sebep olanı bulmak gerek.
Ateş olmadan duman tütmez.
Dolayısıyla günah geçişi aramak için de doğru zaman değil.
***
Böyle günlerde maçın analizi olmaz, çünkü maçın ötesine geçenleri konuşmak gerekir.
Ancak maçın hakeminin Kayserispor lehine verdiği penaltı ve Trabzonspor adına verdiği gol kararının VAR’dan dönmesi doğruydu.
Özetleyecek olursak;
Bugün mahkeme günü değil.
Bugün darağacı kurulacak gün değil.
Gün zor da olan Kayserispor’a sahip çıkma ve destek verme günüdür.