Türk futbolunun sirkten hallice durumuna baktığımızda gerçekten umut yok gibi görünüyor. Özellikle İstanbul takımlarının yol açtığı futboldaki ahlaki yıkıntı Trabzon’da oynanan karşılaşmada adeta zirve yaptı. Gün geçmiyor ki bir skandal, gün geçmiyor ki bir olaya şahitlik etmeyelim. Bu sezon futbol seyircisinin karşı karşıya kalmadığı rezillik yok denecek kadar az. Bir kupa için her türlü yolu mübah gören anlayış, oyunu saha içinde değil saha dışında kazanma alışkanlığını artık terk edemez. Zira kolaya alışan bu zihni-
yet Türk futbolunun üzerine kepuze gibi çökmüş durumda. Güçlünün per türlü hakkı kendinde gördüğü bu orman kanunu düzeninde bizim gibi Anadolu takımlarının ayakta kalması bile mucize. Memleketin baxka sorunu kalmamış gibi her hafta biz futbol konuşuyoruz. Futbol konuşsak iyi ama biz futblun saha dışı kısımını konuşuyorz. Bir hafta
hakem dövülür, bir hafta Süper kupa finali oynatılamaz, bir hafta taraftar saha
girer.... Bu konuda hep bir suçlu bulunur. Ama ne hikmetse bu sorunlar yumağında
futbolu yönetenler kendilerine en küçük bir pay bile çıkarmaz. Artık olmuyor! Bunu kabul etmesi ve başkanı ile yönetimi istifa atmeli. Neyin ısrarı anlamak mümkün değil.
Diyeceksiniz ki bu başkan gitse ne olacak? Siz de haklısınız Anadolu kulüpleri için pek değişen bir şey olmayacak. İstanbul hegemonyası yine kendisini üstten görmeye, hakkı olmayanı almaya devam edecek. Ama en azından ülke olarak rahat bir nefes alalım be kardeşim! Türk futbolunda rönesans bile kafi etmez ki kökten bir reform şart. Öyle ki
TFF’den başlayarak, hakemler, yaygın spor medyası, kulüp yönetici profili gibi konuların ivedilikle masaya yatırılması gerekiyor. Bir ayağı eksik olduğunda bile Trk futbolunun bir adım ileri gitmesi zor. Önmüzde Avrupa Şampiyonası var. Yapay bir başarı gelebilir mi? Evet, gelebilir! Buna aldanıp olduğumuz yerde samaya devam edip reformları görmezden
gelmeye devam edersek kendimizi kandırmaktan başka bir arpa boyu alabileceğimizi kimse düşünmesin!