Nasip çok güzel bir ihtimaldir...
İlk durak Mekke...
Daha önce gidenler şartsız, koşulsuz, dilediği zaman gidip Peygamber Efendimizi selamlayabiliyorduk, diyor.
Selamlamak ve "cennetten bir köşe" diye buyurduğu mekânda iki rekat namaz kılmak için önceden alınan randevulara istinaden gidip sıraya giriyoruz.
- Tek sira haji... Tek sira haji, uyarılarına titizlikle uyarak, tam olarak kaç saat sıra bekledik hatırlamıyorum...
***
Yeri gelmişken; Hasdanış'dan, Metin Ural'dan, Hasan Danış'tan, Şems'ten ve bütün ekibinden söz etmeden, geçmek haksızlık olurdu...
Evdeki iki çocuğu idare etmek ve ortak bir payda da buluşmanın dayanılmaz zorluğunu göz önünde bulunduracak olursak; yüzlerce insanı organize etmenin zorluğu bir nebze de olsa anlaşılabilir, diye düşünüyorum.
Anlatmak, anlaşılmak ve herkesi memnun edecek bir ortak noktada buluşmak...
800-1000 kişilik bir organizasyonu yapmak, kusursuz işleyişi sağlamak, memnuniyeti hat safhaya ulaştırmak, profesyonellik ve tabi ki büyük bir çabanın eseri...
Bu muhteşem ekip (HASDANIŞ), biz Ravza'ya girebilelim diye öncesinden randevu almış...
Dediğim gibi bu son yıllarda uygulanan adaletsiz bir işleyiş.
Hacıları her yıl farklı muamelelere maruz bırakan Suudi yetkililer, Ravza'ya girişimizi de elinden geldiği kadar zorlaştırdı...
Ama her şeye rağmen vuslat hâsıl oldu ve mutlu son.
Veda
Sana nasıl veda edilir bilmiyorum
Ama bildiğimi bir şey var
Vedalar gözleri ile sevenler içindir
Gönülden sevenler ayrılmazlar...
Ve Mekke...
Medine'den Mekke'ye ıhramları giyerek, yasakların başlaması ile ilk Umremize çıkıyoruz yola.
Ve beklenen an. El ele tutuşup, gözler kapalı ilk kez görecek olmanın verdiği heyecan, Kabe'yi ilk görüş ve gözlerden boşalan, sel olan, yaşlar...
Farklı farklı milletten aynı haleti ruhiye içinde ve muazzam Kabe'yi şerif gözler önünde...
Nasip...
Kısmet...
Dilerim Allah'tan en kısa zamanda çağırılanlardan olup bu duygu seline kapılın. Ve son olarak da muhteşem ifadelerle Kara Sevda'yı tadın istedim...
***
"İnsan vücudunda kalp sol taraftadır. Kabeyi'de solumuza alarak tavaf ederiz. Kalbinle kabeyi aynı hizaya getirirsin ve gözünün karasıyla Kabe'nin karası bir rezolans yakalar.
O an'a da kara sevda denir.
Kalbinde Kabe olmazsa sen bir binanın etrafından dönmüş olursun. Önemli olan ordaki manayı yakalamak. Topraktan yaratılan insan yine toprağa dönmüş olarak yine fabrika ayarlarına döner. İşte tavafta da başladığımız noktaya dönmek bunu temsil eder.
Ve işte sen orda Allah'ın misafiri olursun ve Allah'ın diğer misafirleri ile beraber bir aşkın bir aşkın cezbesine kapıldığın için pervane böcekleri misali nasıl ki onlar ateşin etrafından dönüyorlar ve sonra kendilerini ateşe atarak fena fillaha ulaşıyorlar, aşkın ateşi ile yanıyorlar sen de aşkın ateşi ile yanmak için Kabe'ye gidiyorsun ve o ateşle bir olana kadar pervane böceği misali cezbeye geliyorsun.
Aşkın sembolüdür Kabe..."
”Yâ Rabbî neden,
Bir daha istiyor, bir kere giden?”
Meğer bilemezmiş, insan gitmeden;
Aldım cevabımı… Beytullah’ta ben…
Teşekkür ederim fatma hanım allah razıolsun güzel temenni ve dilekleriniz için sizin gibi allahın misafirlerine hizmet etmek bizim için onurdur