Dünya, 2023 yılında kayda geçen en sıcak yazı yaşadı. 2024 yılının ilk çeyreğinde ise dünya genelinde kayıtlara geçen en sıcak ay Nisan ayı oldu. Artan sıcaklıklar dünya çapında rekor seviyelerine çıkarken, aşırı sıcaklıklar sonucu birçok can kaybı yaşandı. World Weather Attribution grubunun önde gelen iklim bilimcilerinden oluşan uluslararası bir ekip tarafından yapılan çalışmaya göre, Nisan ayında insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle Asya’da milyarlarca insanı etkileyen 40 derecenin üzerinde aşırı sıcaklıklar yaşandı. Çalışmada, sıcak hava dalgalarının Asya’da yoksulluk içinde yaşayan insanlar ve Gazze’de yerlerinden edilen 1,7 milyon Filistinli için hayatın zorlaştığı vurgulandı. Nisan ayında Güney ve Güneydoğu Asya’da Myanmar, Laos ve Vietnam en sıcak Nisan günü rekorlarını kırarken, Filipinler şimdiye kadarki en sıcak gecesini yaşadı. Hindistan’da sıcaklıklar 46 dereceye kadar ulaştı. Batı Asya’da da aşırı sıcaklar yaşandı. Nisan ayı boyunca Bangladeş, Hindistan, Gazze, Tayland ve Filipinler’de sıcaklığa bağlı ölümlerde artış rapor edildi. Ancak sıcaklığa bağlı ölümlerin yeterince bildirilmemesi nedeniyle Nisan ayı boyunca Asya’da yüzlerce ya da muhtemelen binlerce insanın sıcaklığa bağlı ölüm yaşamış olduğu tahmin ediliyor.
Nature dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma ise; 1800’lerin ortalarına kadar dayanan meteorolojik kayıtlara ve Kuzey Yarımküre çapındaki dokuz ayrı bölgeden ağaç halkalarının analizine dayanan verileri değerlendirilerek, 2023 Haziran-Ağustos aylarının son iki bin yılın en yüksek sıcağı olduğunu açıkladı. Ağaç halkaları verilerine dayanan aynı araştırmada, 2023 yaz aylarındaki sıcaklık ile 1890 yılı arasında tahmin edilen ortalama sıcaklıktan, yaklaşık ortalama 2,2 derece daha yüksek oldu. Bu bilimsel çalışma, Dünya’nın kuzey bölgelerinde 30 ile 90. enlemler arasında geçen yaz hava sıcaklıklarının sanayi devrimi öncesi ortalamalarının 2,07 derece daha yüksek bir noktaya ulaştığını göstermektedir.
Yaşanan aşırı sıcaklıklar sonucunda insan sağlığının nasıl etkilediğini incelemek ve anlamak ise bilim insanları için zorunlu hale geldi. Mayıs 2024 tarihinde Uluslararası Tıp Dergisi PLOS Medicine da yayımlanan çalışmada, 1990 ile 2019 yılları arasında her yıla ait sıcak hava dalgasının 43 ülkede 150 binden fazla insanın ölümüne neden olduğu kaydedildi. Araştırma ile böylece aşırı sıcaklıkların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisine dikkat çekildi. Bu sayı ise küresel ölüm sayısının %1’ine tekabül ederek COVID-19 salgını sırasında yaşanan ölü sayısıyla neredeyse aynı seviyeye ulaştığı tespit edildi. Aynı araştırmaya göre sıcak hava dalgası kaynaklı ölümler en çok Asya’da görüldü. Ancak bu verinin nüfusa göre ortalaması alındığında ölümlerin en yüksek yaşandığı kıta Avrupa oldu. Özellikle Yunanistan, Malta ve İtalya’nın içinde bulunduğu bölge ölü sayılarında çok daha fazla öne çıktı. University College London’dan bilim insanları, yarım yüzyıldan uzun bir süreyi kapsayan yüzlerce çalışmayı inceledikten sonra The Lancet Neurology‘de çevresel değişiklikler ile nörolojik sağlık arasında bağlantı olduğu yönünde bir çalışma yaptı. Araştırmacılar, yaşanan aşırı hava olaylarının, felç, Alzheimer, menenjit, epilepsi ve multipl skleroz dahil ondokuz sinir sistemi durumu üzerindeki etkisini analiz etti. Aynı zamanda kaygı, depresyon ve şizofreni gibi yaygın psikiyatrik bozukluklara da bakarak, beyin sağlığına zarar verebileceğini ve birçok nörolojik durumu daha da kötüleştirebileceği yönünde araştırmada bulundu. University College London’dan Profesör Sanjay Sisodiya, iklim değişikliklerinin beyin hastalıkları üzerindeki etkilerinin, özellikle sıcaklıkta yaşanan aşırı düşüş ve yükselişler ile gün içindeki sıcaklık varyasyonlarından kaynaklandığını söyledi. Dr. Sisodiya, daha sıcak gecelerin uykuyu bozabileceğinden gece sıcaklıklarının “özellikle önemli” olabileceğini söyledi. “Sıcak hava dalgaları daha sık ve daha uzun hale geldikçe, dünya çapında milyarlarca insan normalden daha yüksek sıcaklıklarda uyuyor.” açıklamasında bulundu. Aynı zamanda araştırmacılar, insanların aşırı hava olaylarına maruz kalması sonucunda beyin sağlığı üzerindeki etkisine yönelik yapılan bilimsel araştırmaların, hızla değişen iklim koşullarının da dikkate alınarak daha fazla yapılması gerektiğini söyledi. Nature Communications’da yayımlanan bir makalede ise, küresel ısınmanın sağlık sistemleri ve küresel eşitsizlik üzerinde ciddi boyutlarda etkisinin olacağından bahsedilmektedir. Çalışmada, yaşlı insanların yüksek sıcaklıklara karşı daha savunmasız kaldıkları ve aşırı iklim olaylarından en çok etkilenecek toplumların çoğunlukla daha sıcak ya da düşük,orta gelirli ülkelerde yaşanacağı belirtilmiştir. Aynı zamanda yüzyılın ortalarına gelindiğinde, 60 yaş ve üzeri insan sayısının ikiye katlanarak 2,1 milyara çıkması beklenmektedir. Yaşadığımız dönem ile karşılaştırıldığında ısıya maruz kalma oranı 2050’ye kadar Güney Amerika ve Avrupa’da üç kat artacak, Okyanusya, Kuzey Amerika ve Afrika’da ise neredeyse iki katına çıkacaktır.
Her geçen yıl şiddetli yağış-sel, fırtına, dolu, orman yangını, kar, çığ, yıldırım düşmesi, kuraklık, don, yüksek sıcaklık, heyelan, hortum, sis, şiddetli soğuk ve kum fırtınası gibi aşırı hava olaylarının sayısı ve şiddeti artmaya devam ederken, yaşanan can kayıpları ve çevre tahribatları da artmaktadır. Paris Anlaşması kapsamında küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında sınırlanması hedeflerine ulaşılması için ise küresel sera gazı emisyonlarının 2030’a kadar sırasıyla %30 ve %45 azaltılmalıdır. Bu hedefe ulaşılması amacıyla azalma oranının 2050’ye kadar net sıfıra yaklaşması gerekiyor. İklim değişikliği sonucunda yaşanan aşırı hava olaylarının doğaya ve canlılara verdiği zararın boyutu arttıkça, iklim felaketlerine karşı verilecek mücadelenin önemi de o derece artıyor.