Hatırlar mısınız, 2020 yılında Kovid salgınının başlamasıyla birlikte evlerimize kapanmıştık. Bu durum bizleri telefona hapsetti. Sosyal medyanın o büyük, süslü dünyası hepimizi etkisi altına aldı. Kimimiz sadece son dakika gelişmelerini takip ederken, kimimiz eğlence için kullanmaya başladık.
Sosyal medyanın bu etkisi hâlâ devam ediyor. Hatta bazı kesimler için para kazanma yöntemi hâline geldi. Zamanla bu kazanç yöntemi, yalnızca alınan birkaç beğeniye dayanmaya başladı. Sosyal medyanın bu gösterişli dünyasıyla birlikte insanlar tek tip bir yaşam tarzı benimsemeye başladı. Bu durum, sadece pahalı mekânlarda çekilen fotoğraflar, son model arabalar ve telefonların sergilenmesiyle şekillendi.
Herkesin yaşam koşulları aynı olmasa da, sırf birkaç beğeni uğruna herkes aynı yaşıyormuş gibi davranmaya başladı. Belki bu durum bazılarını olumlu etkiledi, motivasyon kaynağı oldu ama birçok insanı da kötü etkiledi. Kıskançlığın, dedikodunun zirve yaptığı bu dönemde, aile içi problemler de artmaya başladı.
Sosyal medyanın kontrolsüz kullanımı, aile dinamiklerini ve Türk kültür yapısını olumsuz etkiledi. Çekilen içeriklerin kültürümüze uymaması, sosyal medya üzerinden eş arayışına girilmesi, eşlerin birbirini aldatması gibi durumlar yaygınlaştı. Tüm bunlar bir araya gelince, alınan birkaç beğeninin hiçbir önemi kalmıyor.
Sonuç mu? Birkaç beğeni, birkaç takipçi için kaybedilen değerler, kırılan aile yapısı, yalnızlaşan insanlar...
İnsanlar sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlar, alınan birkaç beğeni yerine telefonlardan kafalarını kaldırıp çevreye gerçeğe dönüyor olsa belki de aile dinamiğinde ve kültürümüzde bu kadar bozulma yaşanmamış olacak.
Gerçeği görmemiz dileğiyle…
Sağlıcakla kalın.