Geçtiğimiz gün ABD'de reşit olmayan bir cinayet zanlısının annesinin ceza alması kamuoyuna yansıdı.
Okuduğu lisede 4 öğrencinin ölümüne yol açan 17 yaşındaki zanlının annesine ihmalkârlık ve sorumsuzluk nedeniyle dava açıldı. Hepimiz işlemediğimiz günahlarım masumuyuz. Fakat işlediklerimizin de tek müsebbibi olmayabiliyoruz burada da görüldüğü gibi.
Bu girizgâhın ardından belirtmek istediğim şu ki ülkemizde çok sayıda ABD'deki gibi münferit olayla karşılaşıyoruz. İzmir'de işlenen taksici cinayeti bunun bir örneği… Ve herkesin bildiği gibi yıllardır terörizmle mücadele ediyoruz. 40 yıldır PKK denilen ırkçı terör örgütü ile mücadelemize bazen DEAŞ bazen FETÖ gibi varlığımıza kast eden terör odakları çıkıyor.
Terörle mücadelede silahlı ve fikri mücadele şarttır. Olmazsa olmazdır. Fakat bunun önüne geçebilmek için, bu topraklardan terörü söküp atabilmek için kati çözümler gereklidir. Bu çözümlerden biri de bence terör faaliyetlerinde yer alanların, bu faaliyetlerden tek başlarına mesul olmamaları gerektiğidir.
Medeni hukuka göre ve vicdanlara göre elbette ki ebeveynler evlatlarının fiillerinden sorumlu değildir. Fakat ilahi düzene göre anne-babanın öğrettiklerinden ve öğretmediklerinden sorumlu olduklarına da inanıyoruz. Bu açıdan baktığımızda terör faaliyetlerinde yer alanların ve ailelerinin maddi yaptırımlarla cezalandırılmasının terörizmi ortadan kaldırmaya yardım edecektir. Mesela terör faaliyetlerine katılanların ailelerine yapılacak derin bir hukuki tahkikatın ardından sorumsuzluklarından dolayı maddi yaptırımlar uygulanabilir. Yine aynı örnekten devam edecek olursak bir teröristin anne-babasının emekliliğinin sıkıntıya girmesi, devlete ve millete zarar verecekleri bir nebze de olsa düşünmeye sevk edecektir. Belki de vazgeçmelerini sağlayacaktır. Ya da terörist eylemden dolayı maddi kayıpların anne-baba da dahil olmak üzere aile bireylerinden tazmin edilmesi, robotlaşmış hain beyinlerin kendisine gelmesine yardımcı olacaktır.
MHP 55 YAŞINDA!
1969'da Adana'da düzenlenen kongreyle Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nden Milliyetçi Hareket Partisi'ne geçişin 55. yılı bugün. Bir insan için bile az sayılmayacak bir zaman dilimi. Hele ki ideolojisi olmayan, herhangi bir doktrin üzerine inşa edilmemiş günübirlik siyaset için bir araya gelenleri gördükçe kıymet-i harbiyesi daha da anlaşılıyor. MHP'nin, Başbuğ Alparslan Türkeş'in cesareti, azmi ve fikriyatıyla bezeli, ilk günkü azim ve kararlılık, bitmeyen azim ve gururla süren tarih yolculuğu bugün Bilge Lider Devlet Bahçeli ile sürüyor.
İnanmışlık ve şuur ile bir devlet, millet ve tarih mücadelesi. Verilen şehitler, uğruna biten gençlikler, sönen ocaklar… İlay-ı Kelimetullah için, Türklük için verilen mücadeleleri, harcanan hayatları kısacası MHP tarihini yazacak kelimeleri ifade etmeye muktedir değilim. Bu bir gönül işidir. Bir güzel ülküdür gönül verdiğimiz. Uzun lafın kısası 'Ömürlük aşkımız, şerefli kavgamızla' nice 55 yıllara…