Derler ki konuşarak çözülmeyecek bir şey yoktur. Bu durumun külliyen yalan olduğuna inanıyorum. Çünkü karşımızda muhatap aldığımız kişi sadece kafasındakini kabul ediyor, aksini kabul etmiyor ise, isterseniz kendinizi paralayın anlamayacaktır. Anlamak istediğini anlayacaktır.
Kelimelerinizi israf etmek yerine yapacağınız tek şey kenara sakince çekilip haklısın diyebilmek...
HAKLISIN...
Bazen kabul edip kenara çekilmek de şifadır insana. Özellikle karşısında anlamayan, anlamayı bilmeyen, dinlemeyen veyahut kendi doğrusundan başka bir doğruyu kabul etmeyen biriyse haklısın diyerek köşeye çekilmek sizin kendinize yaptığınız en iyi eylemdir.
Dinlemek demişken...
İş hayatına atıldığım ilk zamanlar çok sevdiğim bir meslektaşım şu ifadeyi kullanmıştı bana; "iyi bir konuşmacı olmadan önce dinlemeyi öğrenmelisin."
Çok haklıydı... Mesleği yeni yapmaya başlamış heyecanlı biri vardı. Her şeyi bildiğini iddia eden ama aslında bilmeyen... Bu söz, dönüm noktam oldu diyebilirim. Ve o günden sonra dinlemeye başladım. Doğrumu da yanlışımı da söylediklerinde dinledim. Kısacası EGO'mu ezdim. Henüz olmadım. Oldum demek için belki bir 30 yılım var ama yolun başında yönümü doğru yöne çevirdiğimi düşünüyorum.
Belki haddim değil fakat sizlere ufak bir nasihat verecek olursam da hatalarınızı size söylenmesi art niyet olarak gözetmek pek de akıl karı değil. Art niyetli söylendiğini iddia ediyorsanız söylenen duruma odaklanmalı ben daha iyi nasıl yaparım demelisiniz. Keza kabul etmeme durumunun altında ego duygusu var ne yazık ki... Egonuz iş hayatınızda sizlerin önünde daima duvar olacak ve bir gün o duvara çarpacaksınız.
Meslektaşımın dediği gibi...
"İyi bir konuşmacı olmadan iyi bir dinleyici olmayı öğrenmelisiniz"
Hatalarınız söylendiğinde olaya odaklanmalı, kişilere değil.
Niyet okuyamayız. Niyetleri bilen Allah'tır. Fakat mevcut durumu masaya yatırıp neler yapabiliriz demeliyiz.