Zararlıları kontrol etmek ya da verimliliği artırmak amacıyla tarımsal üretimde, halka açık parklar, oyun alanları veya bahçeler gibi kentsel alanlarda kullanılan zehirli kimyasal maddeler içeren Pestisitler, sağlığımızı tehdit etmeye devam etmektedir. Greenpeace Türkiye, yürüttüğü Zehir Etme kampanyası kapsamında yaptırdığı analizler gıda mühendisi Dr. Bülent Şık tarafından “Pestisitler ve Çocuklar-Çoklu Kalıntı, PFAS ve Gelişimsel Toksisite” başlıklı raporda değerlendirildi. Bu çalışma, 16-22 Aralık 2024 tarihleri arasında İstanbul’un Şişli, Beşiktaş, Kadıköy ve Ataşehir gibi ilçelerindeki semt pazarları ile büyük zincir marketlerin İstanbul’daki bazı şubelerinden satın alınan sebze ve meyvelerdeki pestisit kalıntılarının analiz edilmesi sonucu elde edilen verilere dayanarak hazırlanmıştır. Yapılan çalışmada İstanbul’da beş zincir marketin mağazalarından ve farklı semt pazarlarından alınan 14 tür sebze ve meyveye ait 155 ayrı örnek alınarak, uluslararası akredite bir laboratuvarda incelendi. Analize göre, 155 örneğin %33’ünün (51 örnek), yani her 3 gıdadan 1’inde ülkemizde yürürlükte olan Türk Gıda Kodeksi Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği’ne uygun olmadığı tespit edildi. Ayrıca örneklerin % 61’inde birden fazla pestisit kalıntısı, %43’ünde ise en az bir PFAS’li pestisit kalıntısı bulundu. Analiz edilen 155 örneğin 49’unda (%31.6) hormonal sistem bozucu, nörolojik gelişim bozucu, kanserojen ya da üreme sağlığı açısından tehdit oluşturan en az bir pestisit tespit edilmiştir. En fazla gelişim bozucu pestisit kalıntısı armut ve üzüm örneklerinde çıkmıştır. Bu örneklerin %90’ında üreme sağlığı ya da gelişim bozucu karakterde en az bir pestisit kalıntısı belirlenmiştir. Portakal örneklerinin %50’sinde, sivri biber örneklerinin %40’ında, salamura yaprak, golden elma ve starking elma örneklerinin %30’unda, domates örneklerinin %26.7’sinde, çarliston biber ve patlıcan örneklerinin %20’sinde, dolmalık biber örneklerinin %10’unda ve ıspanak ile hıyar örneklerinin %6.7’sinde üreme sağlığını veya gelişimi bozucu karakterde en az bir pestisit kalıntısı belirlenmiştir. Kıvırcık marul örneklerinde ise bu tip bir pestisit kalıntısı tespit edilebilir düzeyde bulunamamıştır. Yeşil çarliston biber örneklerinde maksimum kalıntı limiti değerlerini aşan pestisit kalıntısı tespit edilememiştir. Pestisitlerin dünya genelinde yaygın kullanımı, toprak, su ve havayı kirletip gıda ürünlerinde kalıntı bırakarak akuttan kronik toksisiteye kadar değişen sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Raporda, son yıllarda çocuk sağlığına tehdit arz etmesi nedeniyle ciddi tartışmalara yol açan per/polifloroalkil maddeleri (PFAS) içeren pestisitlere dair de bir literatür taraması yapılmış ve halihazırda Türkiye tarımında kullanılan 75 pestisitin PFAS içerdiği tespit edilmiştir. Raporda, çocukların bağışıklık, sinir ve hormonal sistemlerinin gelişim aşamasında olması nedeniyle pestisitlerin etkileri yetişkinlere kıyasla daha zarar verici ve kalıcı olmaktadır. Bilimsel çalışmalar, kritik nörogelişimsel dönemde pestisitlere maruz kalmanın, nörogelişimsel bozukluklar da dahil olmak üzere birçok hastalığa yatkınlığı artırdığını göstermektedir.
Nasıl Kamusal Önlem Alınır?
Yüksek Derecede Tehlikeli Pestisit kullanımı sonlandırılmalıdır. Bu tip pestisitler, hem insan sağlığına hem de çevreye ciddi zararlar verme potansiyeline sahiptir. Bu pestisitler, toksisite, çevresel kalıcılık ve biyobirikim özellikleri nedeniyle Uluslararası Pestisit Eylem Ağı (PAN International) ve diğer uluslararası kuruluşlar tarafından yüksek derecede tehlikeli olarak sınıflandırılmıştır. Pestisit Eylem Ağı 2024 yılı Aralık ayında yayınlanan listesine göre Türkiye tarımında kullanılan şu 29 adet pestisit Yüksek Derecede Tehlikeli Pestisit kategorisine girmektedir.
Tüketicilerin maruz kaldığı başlıca yolun beslenme olduğu bilinse de çevresel maruziyet de buna eklenmelidir. Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü pestisitleri, çalışanlar için endişe verici ilk on kimyasal maruziyet arasına dahil etmiştir. Çiftçiler, tarım işçileri, bebekler ve çocuklar gibi pestisitlere maruz kalma açısından daha büyük risk altındaki grupların pestisit maruziyetini belirlemek için Sağlık Bakanlığına bağlı Sağlık İl Müdürlüklerinde düzenli sağlık kontrolünden geçirilmesi gerekmektedir.
Zehirli etkisini uzun süre boyunca koruyabilen pestisitlerin, toprağı ve suları kirletme potansiyeli yüksektir. Toprakta uzun süre zehirli etkisini sürdüren pestisitler, toprak ve su varlıklarındaki biyoçeşitlilik için ciddi bir tehdittir. İlk önlemlerden biri, sularda kalıcı kirliliğe yol açan toksik maddelerin, özellikle de “sonsuz kimyasallar” olarak bilinen ve su varlıklarında kalıcı kirliliğe neden olarak suyun kullanılabilirliğini ciddi şekilde etkileyen PFAS (per- ve polifloroalkil maddeler) vb. kirleticilerin ya da bu tip kirleticileri içeren ürünlerin kullanımı acilen yasaklanmalıdır.
Pestisitlerin yasadışı ve aşırı kullanımı durumunda caydırıcı yaptırımlar artırılmalıdır.
Çocukların sağlığını korumak için ihtiyat ilkesi esas alınarak üreme ve gelişim bozucu olduğu kuşkusu taşıyan tüm pestisitlerin kullanımı acilen sonlandırılmalıdır.
Doğrudan üretici desteği sağlamak için üretim süreçlerini kontrol edebilecekleri gıda toplulukları oluşturulmalıdır.
Gıda kooperatifleri aracılığıyla pestisitsiz üretim yapan çiftçilerle dayanışma geliştirilmelidir.
Çiftçilerle doğrudan anlaşma yaparak ürünlerin önceden satın alındığı ve sürdürülebilir yöntemlerle üretimin teşvik edildiği topluluk destekli tarım inisiyatifleri oluşturulmalıdır.
Pestisitlerin zararları ve sürdürülebilir tarım yöntemleri konusunda farkındalık yaratacak kampanyalara destek vermek, tüketici grupları, gıda güvenliği ve sağlıklı beslenme konularında bilinçlendirme çalışmaları düzenlenmelidir.
Çiftçilerin biyolojik pestisitler hakkında bilgi edinmesini destekleyecek eğitimlere katkıda bulunulmalıdır.
Pestisit kullanımını sınırlandıran ve agroekolojik yöntemleri teşvik eden kamu politikalarının oluşturulması için lobi faaliyetleri yapılmalıdır.
Greenpeace Türkiye, bu raporda Tarım ve Orman Bakanlığının gıdalardaki, Sağlık Bakanlığı ise sulardaki pestisit kalıntılarını belirlemek için yaptığı kalıntı izleme çalışmalarından elde ettiği sonuçları kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşma çağrısında bulundu. Gıdalardaki pestisit kalıntılarının yol açtığı sağlık sorunlarını önlemenin ve hamileler, bebekler, çocuklar, yaşlılar gibi kırılgan nüfus gruplarını korumanın en kesin yolu, öncelikle meyve ve sebze üretiminde pestisit kullanımı azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracak organik-ekolojik üretim yöntemlerini kamusal olarak teşvik edilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Bunun yanında tarımsal üretimde genel olarak pestisitlerin ve özellikle de yüksek derecede tehlikeli pestisitlerin kullanımına son vermek de sağlık risklerini azaltacaktır.(Kaynak: Greenpeace Türkiye’nin yaptırdığı Pestisitler ve Çocuklar Çoklu Kalıntı, PFAS ve Gelişimsel Toksisite-2025 raporu)