Özellikle savaşın en kötü yanlarından birisi olan “Göç” İsrail’de yoğun bir şekilde yaşanıyor. Burada masum insanların yani uluslarası statüde sivil ölümlerinin ve ardından gelen göçün durdurulması için bir otorite oluşturulmalı. Ne Filistin’de ne de İsrail’de bir sivilin öldürülmesi makul görülemez. Burada zulmü siviller değil, yöneticiler yapıyorsa ki yapıyor… Sivillerin yaşam ve özgürlük haklarının gasp edilmesi kabul edilemez! Acilen masaya oturulmalı ve Filistin Devleti tanınarak bu krize bir son verilmeli! Savaşın ve Sürgünün nasıl bir tahribat yaptığını Çerkes Sürgününden anlayabilirsiniz!
Dünya kurulduğundan bu tarafa göçe zorlanan veya göç etmek zorunda kalan Yahudi halkı bu kez de İsrail’den zorunlu göçe başladı. Çoğunluğu da Türkiye’ye geliyor. 2010 yılından beri mülteci mekanına dönen Türkiye, uyum sorunu başta olmak üzere ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için ciddi bir mücadele veriyor.
Son 20 yılda İran’la başlayan mülteci akımı, Suriye, ardından Afganistan. Ukrayna, kısmen Rusya ve şimdide İsrail ile devam etmeye başladı. Bu durum sadece ülkelerini terk etmek zorunda kalan mülteciler için değil geldikleri ülkeler içinde zor bir durum… Başta en fazla göç alan ülkemiz içinde büyük bir sorun…Bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntının ana nedenlerinden birinin mülteci sorunu olduğunu düşünenlerdenim…
Tüm Dünya ülkeleri için “Göç” büyük bir proplem oldu. Bu arada savaştan kaçan ve AB ülkelerine gitmeye çalışan onlarca mülteci ise denizde azgın sularda can verdi.
Bu sorun Dünya’nın ve İnsanlığın sorunu…!
Hep birlikte el ele verip önce savaş sonra göç ve mülteci sorununu çözmeliyiz.
Şimdi 1967’den beri işgalci durumunu sürdüren ve Dünya ülkelerinin karşı çıkmasına rağmen toprak ilhaklarını sürdüren İsrail Devletinin masaya oturmak için adım atması önem kazandı.
Filistin’in devlet statüsü kazanması, İsrail’in haklarının ve sınırlarının netleşmesi için Dünya liderleri neyi bekliyoruz.
Bu dünya hepimizin, yaşanabilir bir Dünya için her zaman anlaşılabilir olmalıyız. Üç semavi dinin merkezi olan Kudüs’de dinden bahsederken uzlaşmacı ve anlaşılabilir olamamak kadar kötü bir şey yok…
İnsanlık için adım atma vakti geldi.
Ne savaş ne de göç istemiyoruz.
Hala 160 yıl önce yaşanan Çerkez Sürgününün acılarını unutamadık!
Herkes vatanım dediği topraklarda saygı duymayı öğrenerek yaşamalı…
Bu hepimizin, inançlı insanların yapması gereken bir şey…
Eğer bunu para için yapıyorsak ve din adına yaptığımızı söylüyorsak başta ahiretimizi mahvedeceğimizi bilmeliyiz.!
Her zaman olduğu gibi “Jureselam” şehri olan “Kudüs” un Selam ( Huzur, Sağlık, Sıhhat demek” şehri olması için adım atmalıyız.
Hepimizin dinide bunu emretmiyor mu?
Şimdi savaşı ve göçü durdurma zamanı…
Ve diyoruz ki, acilen saldırılar DURSUN ve sürgünler BİTSİN.