Kayseri’de doğuştan spina bifida hastası olan Metehan Acar, 24 yaşında tanıştığı okçuluk sporu ile birlikte hayata bakışını da değiştirdi. Haftada 2 gün toplamda 3 saat okçuluk antrenmanı yapan Metehan, gözünü Avrupa ve Dünya şampiyonluklarına dikerken, “Markette karşılaştığım halter sporcusu Muammer Şahin’in yönlendirmesi ile başladığım okçuluk sporu hayata bakışımı değiştirdi. Benim gibi engelli bireylere şunu söyleyebilirim ki kendilerini hayata bağlayacak bir meşgaleleri olsun” dedi. Metehan’a en büyük desteği veren Baba Halil Acar ise Metehan’a daha yakın olabilmek için esnaflığı bırakarak servis şoförü oldu. Baba Halil Acar, “Metehan okula giderken her zaman yanında olayım diye dükkanımı kapatıp servisçiliğe başladım. Her zorluğun üstesinden birlikte geliyoruz” dedi. Anne Lüfeyde Acar’ın en büyük hayali ise oğlu Metehan’ın okçulukta şampiyonluk elde ettiğini görmek.
Metehan engelli bireylere örnek oluyor
Engelli bireylerin en büyük sorunu olan sosyalleşme günümüzde ülkemizde de önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Kayseri’de bu durumu tersine çeviren bir aile hem azmi hem de fedakarlığı ile dikkat çekiyor. Doğuştan Ayrık Omurga hastalığı ya da tıpta bilinen ismi ile spina bifida hastası olan Metehan Acar, engelli bireylerin yaşadığı sosyal hayata katılım sorunu ailesinin verdiği büyük destek ile aşıyor. Bu sorunun aşımında okçuluk sporu ise çok farklı bir yer tutuyor. 2000 doğumlu Metehan, hayatının her bölümünde bir meşgalesinin bulunduğu söylerken, okçuluk sporuna ise ayrı bir parantez açıyor. Metehan, “6 Yaşından beri hayatımda bir meşgale var. Kendim gibi engelli bireylere şunu söyleyebilirim ki bir uğraşları olsun uğraşları onları hayata tutunduracak. Halime çok şükür. Daha neler yapabilirim diye düşünüyorum. İş hayatına girip çalışmak istiyorum bir yandan okçuluk sporuyla ilgileniyorum. Bu spora başlamama ise halter şampiyonu Muammer Şahin vesile oldu. Markete gittiğim bir gün Muammer abi ile karşılaştık ve benim fiziki durumu görünce neden bir spor branşı ile ilgilenmediğimi sordu. Devamında Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün Ferdi Sporlar Merkezine beni getirdi. Burada fiziki özelliklerime bakılarak okçuluğa yönlendirildim. Henüz bir şampiyonluğum yok ama hedefim Türkiye ve Dünya şampiyonu olmak. Annem ve babama da ne kadar teşekkür etsem azdır. Anne ve babam çok büyük fedakarlıklar yaptı. Benimle beraber mücadele ettiler, birlik oldular hep beraber bir şeyler yaptık” diye konuştu.
Esnaf baba, oğluna yakın olmak için dükkanını kapatıp servis şoförü oldu
Metehan ile birlikte tüm zorlukları aşan ailesi ise okçuluk sporunda da çocuklarını yalnız bırakmıyor. Özellikle Baba Halil Acar’ın anlattıkları aile olmanın, zorluklara birlikte göğüs germenin en güzel örneklerini barındırıyor. Halil Acar, hayatını adeta Metehan’a göre dizayn etmiş. Yeri gelmiş işinden ayrılmış, yeri gelmiş meslek değiştirmiş. Halil Acar’ın hayatında değişmeyen tek şey Metehan’a duyduğu büyük sevgi olmuş. Eşi Lüfeyde ile birlikte Metehan’ın eve kapanmadan sosyal hayattaki yerini alması için verdikleri çabayı anlatan Halil Acar, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bizim hayatımız 2000 yılından sonra değişti. Bizim için 2000 yılı öncesi ve 2000 yılı sonrası diye ayrılıyor. Doğumundan bir gün öncesi engelli olduğunu öğrendik. O dönem sigortam yoktu. Fakat Metehan ilk çocuğumuz olması sebebiyle bir hevesimiz vardı. Heyecanımız vardı. Araştırdık ve özel doktor özel hastane ayarlamıştık. Metehan engelli bir şekilde doğdu. Metehan engelli oldu diye diğer iki sağlıklı oğlumdan hiçbir farkı yok. Buradan engelli bireylerin ailelerine de seslenmek istiyorum. Evlatlarını olduğu gibi kabul etsinler. Ellerinden tutsunlar onlar engelleri çocuklarının ellerinden tutunca hayata da tutunduruyorlar. Sevgi, merhamet onları hayata tutunduracak şeyler. Her birey engelli adayıdır. Normal biri nasıl yetiştiyse bizde Metehan’ı öyle yetiştirdik. Kendi akranlarından geri bırakmadık. Metehan’ın büyüme süreci, okul süreci başladı. Metehan okul çağına gelince gidip gelmesi sorun olacağı için mevcut işimi bıraktım. Esnaftım ben ama Metehan’ın gündelik hayatını kolaylaştırmalıydım. Okul servis şoförlüğüne geçiş yaptım. Böylelikle Metehan’ı ben götürdüm okula, okuldan da eve getirdim. Bu zamana kadar ben Metehan’ın bedensel engelli olması sebebiyle spora yönelmesini hep istedim. Televizyonlarda hep görüyorduk. Engelli bireylerin spor yaptığını ve başarılar elde ettiğini gördükçe bizde bu duruma heves ettik. Metehan da neden yapmasın diye düşündük. Şimdi de okçuluğa başladı. Tabi burada bize Metehan’ın da çok yardımı oldu. Hayata küsmedi. Bizim uzattığımız eli sımsıkı tuttu. Biz bir şey yap demeye kalmadan şunu yapabilir miyim? diye sordu bizde arkasında destekçi olarak durduk. Aile olarak Metehan’la bir mücadelemiz başladı hayata karşı. Hep birlikte mücadele ettik. Ve mücadele etmeye devam ediyoruz. Evde annesi ilgileniyor Metehan ile yani bakımı annesi üzerine. Genel sorumlulukta benim üzerine diyebilirim. Bir ekip işi gibi çalışıyoruz. Metehan’ın hayatını kolaylaştırmak için bir gayretimiz var. En büyük hayalimde Metehan’ın Milli takıma seçilmesi ve onunla beraber dünya şampiyonalarına gidip ona destek olmak.”
Annenin tek hayali oğlunu şampiyon görmek
Metehan’ın annesi Lüfeyde Acar ise oğluna Allah’ın verdiği bir hediye olarak bakıyor. Şimdi, Metehan’ın okçuluk sporuna başlaması ile birlikte o da oğluyla hayaller kuruyor. En büyük hayali ise Metehan’ın şampiyon olması. En zorlu süreçlerden geçen bir engelli annesi olarak sözleri her kulağa küpe olacak cinsten. Lüfeyde Acar, “Hamileliğimde herhangi bir anormallik görülmedi. Doğumdan bir gün önce Metehan’da sağlık sorununun olduğundan söz edildi. Nasıl bir şeyle karışılacağımı bilmiyordum. Doğum ile beraber hastane süreçleri başladı. Bir dizi ameliyatlar geçirdi. Metehan’a Allah’ın bana verdiği bir hediye gözüyle bakıyorum. Her gittiğimiz yere Metehan’ı götürdük. Metehan’ı dışlamadık ve dışlanmadı. Gerek bizim gayretlerimizle gerek Metehan’ın gayretleriyle eğitim hayatını tamamladı. Metehan istekli gayretli olmasa hayata sımsıkı tutunmasa biz ne kadar çabalarsak çabalayalım bir anlamı olmazdı verdiğimiz emeklerin. Oğlum iyi olsun verdiğimiz emeklerde önemli değil aslında. Bir anne baba olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Şimdi de Metehan okçuluk sporuna başladı. Bu spora başlamasıyla beraber yeni bir meşgale oldu. Şampiyonluk almasını da çok istiyorum” cümleleri ile anlatıyor hem zorlukları hem umutları….
Antrenöründen Metehan’a övgü
Metehan’ın hayata tutunmasında önemli bir yeri olan okçuluk sporundaki Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Antrenörü Mehmet Darılmaz da Metehan’dan çok memnun. Bir arkadaşı vesilesi ile Metehan ile tanıştığının altını çizen Antrenör Mehmet Darılmaz, hedefi de en başta koymuş: Şampiyonluk… Mehmet Hoca, yaşanan süreci ve gelinen noktayı ise şu sözlerle aktardı: “Antrenör arkadaşı aracılığı ile Metehan ile tanıştık. Engelli bireylerle çalışmak elbette bulunduğumuz ortamın fiziki yeterliliğini göz önünde bulundurarak, ortam uygunsa ailelerinin desteği ile birlikte engelli bireyin engel durumu göz önünde bulundurularak spora başlatılır. Engelli bireyin yüzde kaç engelli olduğuna bakılır. Branşa göre yeterli uygunluk bulundurup bulundurmayacağına bakılır. Daha sonra uygun antrenman programlarıyla devamlılık sağlanır. Özellikle Kayseri Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün engelli bireylere tanıdığı olanaklar neticesinde engelli çocuklarımız ve gençlerimiz spor branşına yönelebiliyor. Onlara özel programlarla branşlara yönlendirilip programlar yapılıyor. Metehan özelinde haftada iki gün geliyor. 1 buçuk saatten haftada 3 saat antrenmanlarımız oluyor. Bu başlangıç evresi olması sebebiyle böyle. Hedefinde yarışmalara katılmak ve birinci olmak var.”
CEYLAN GURBET DEMİR- ÖZEL HABER